YOU’LL FİND ME İN THE
NEXT LİFE IF NOT İN THİS ONE

Genç 16
yaşındaydı. Her zaman bindiği minibüse binmiş her zamanki yoldan hep bildiği
yere gidiyordu. Ramazandı acıkmıştı halasının iftar için yaptığı yemeklerin
lezzetinden emin bir şekilde çabucak varmayı planlıyordu açlığın etkisiyle düşündükçe
uzaklaşan yere. Minibüste her zaman ki gibiydi iftar için alınmış sıcak pide
kokularıyla buram buram kokuyordu. Tam minibüs kalkmak üzereyken biri geldi
oturdu. Kimse onu yabancılamıyorken o sanki herkese yabancıydı. Genç onu
herkesten geç fark etti. Ve ona doğru baktı baktı baktı… Bakarken ne bir ses
işitti ne de gözü başka bir şey gördü sadece baktı öylece. Uzatmak için eline
sıkıştırdığı bozuklukları indiğinde fark etti. Minibüs ücretini vermemişti.
Giderken ekmek alması gerekiyordu almadı. İçecek alması gerekiyordu almadı.
Çocukluğundan beri yemeğe düşkün olduğundan tabak tabak yemesi gereken
yemeklerden tadımlık yedi. Bu hali dikkatlerden kaçmayınca kimi hasta olduğunu
kimi yorgun olduğunu düşündü. Halbuki düşündükleri gibi değildi. Neydi peki
durum? Ne olmuştu? Aşık mı olmuştu genç? Aşk ne ki? Gücü nedir? Kudreti nedir?
Genç bunların hepsinin saçmalık olduğunu biliyordu. Biliyordu ama kızın hangi
okulda okuduğunu, dershanesini, denemelerden aldığı puanları, hangi çikolatayı
sevdiğini, yediği dürümün arasına maydanoz koydurmadığını bile öğrenmişti kısa
zamanda. Ve genç için sadece bir meraktı bu. Çok abartılmaması gereken ama
bütün güzel sıfatları üzerinde barındıran hayali bir kahraman oluşturmuştu
kendine. Bütün ipler kendi elinde olduğundan düşüncelerini yıkacak hiçbir kötü
şeyi yakıştıramıyordu kahramanına. Aslında aklını başına getirecek şeylerde
yaşamıştı 18 inde sokakta biriyle
gördüğünde yığılıp kalmıştı kaldırıma. Aynı şey
19 unda bir düğünde olmuştu. Dizlerinin titrediğini ve yere düştüğünde
içinin nasıl yandığını iyi biliyordu halbuki. Ama vazgeçmedi. Tamam mükemmel
değildi, belki hayallerinde bu yoktu ama her şey hala çok güzel olabilirdi
gerçekten mükemmel olabilirdi. Doğru an doğru cümleler ona istediğini
verecekti. Bu anı yakaladı ve en iyi şekilde değerlendirip bir şekilde
(kendine) kullandı ve kazandı. 21 yaşındaydı. Tam beş yıl sonra her gün her an
düşündüğü şey yanında yanı başındaydı. Ona dokunabiliyor saçlarını
okşayabiliyordu. Zaman geçiyor ve genç her gün bayram sabahına uyanıyordu. Mutluluk,
huzur gibi herkesin hayal ettiği bütün soyut duyguları yaşıyordu. Ta ki koza
yırtılıp kelebek dışarı çıkıncaya kadar.
Kız, gencin sevdiği kızdan çok farklıydı. Kaşları, gözleri, saçları aynıydı ama
farklıydı işte farklı olan bir şeyler vardı. Arkadaşları vardı mesela
tercihleri vardı. Geçmişte yaşadığı
seviyeli ilişkileri vardı. Hayal ettiği kızın yapmayacağı şeyleri yapıyordu
kız. Belki yanlış değildi kızın yaptıkları ama gencin puzzle ını tamamlamıyordu
bu parça olmuyor oturmuyordu bir türlü. Gençte değişmişti artık o kadar
kontrollü ve sabırlı değildi. Övünerek kendine duyduğu saygınlıktan eser
kalmamıştı artık. Yani mükemmeli hedefleyip beklerken iyi bile değildi durumu.
Çok geçmeden kelebek kozadan ayrılıp uçmaya genci terk etmeye başladı. Gencin
içi ise hala rahat değildi. Madem böyle olacaktı neden o zaman bu kadar
kuvvetli duygular hissetmişti? Dizlerinin bağını çözüp onu yere düşüren onunla buluşmak
için derslere gitmeyip okulu uzattıran gece gündüz onu düşündüren bu devasa
duygulara ne olmuştu? Tamam tamam hepsi kaderdi ve kaderi böyleydi öylemi?
Bence sorun gencin hayatını ve hayallerini mükemmelleştirmeye çalışmasında
gizli. O hayaller o kadar mükemmel o kadar ince, bir kuyumcu titizliğinde
kurulmasa sonucu da bu kadar yıkıcı olmaz. Bu dünyanın ve yaşadıklarımızın bir
sınav olduğunu unutmasak bu genç gibi yıkıcı çaresizliklerimiz olmaz beklide.
Dünyayı ve içindekileri onları yaratandan çok sevdikçe ve onu unutturdukça hiçbir sevgi mükemmel olmayacak. Her sevgi her
aşk her kıymetli değer defoludur bu
dünyada. Kimisi bu genç gibi yaşar ve görür kimisi de hayal eder. Ve bütün hayaller
azımsanmayacak kadar mükemmeldir. İşte o yüzden ben bu gence diyorum ki eğer
bunda olmazsa onu sonraki yaşamında bulacaksın. Çünkü mükemmel olan tek yer
orası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder