Müthiş bir yarışta üç
yarışçının imgeleriyle başladık yarışa; biri bedenine bağlı bir sürü saklı
ağırlıkla yarışıyor; diğeri sırtında ağır bir yükle, 3. Kişi ise hiçbir
ağırlığı olmadan serbestçe koşuyor. Hangi yarış olursa olsun biz üçüncü olmak
isteriz. Özellikle Allaha varılan yarışta ve biliriz ki bu gücümüz var ve bunu
serbest bırakabiliriz.
Ağırlığı ve Yükü Anlamak
Bir çok insan bir sürü
ağırlığa bağlı olarak yarışı götürmeye çalışıyor. İnsanlar üzüntüye acıya
sıkıntıya, korkuya, güvensizliğe, öfkeye ve daha birçok sınırlayıcı duygulara
bağlı yaşıyor. Sınırlayan ve zor duyguları yaşamak normal bir şeydir ve biz
sıkıntıları sabır ve kararlılıkla aşabilecek şekilde donatılmışız. Fakat bu
duygular bizi allah’a ulaştırdıktan sonra onları bırakmanın zamanı gelmiştir.
Ve Allah bizi bunu yapabilecek şekilde yaratmıştır. Acıyı ve zor duyguları
bırakmak demek boşvermek, koyvermek değildir. Yanlışları doğrulamak hiç değil.
Bu yarışı öğrendiğin derslerle birlikte beraberinde yüklerin olmadan onları
atmış bırakmış olarak koşmak demektir. Acının ve mazlumiyetin hakim olduğu
yerde kendini serbest bırakıp hatta öğrendiğin ve tecrübe ettiğin şeylerle daha
da allah’a şükredip yola devam etmektir. Olumsuz duyguları tecrübe etmek
normaldir yanlış değildir, hatta oldukça insancadır, onlar hatta Allah’a bizi
yaklaştıran duygularda olabilir. Fakat ona vardık, yaklaşdıktan hatırladıktan
sonra, yaşamdan huzur duyup ona tatmin olmuş bir şekilde dönmemiz gereklidir. O
duygusal boşluğumuzdaki acı ve üzüntü bağlılığımızı ve bizi koruyan ve yardım eden
korku duygusunu bıraksak, Allah’a tevekkül edip onun her işi gördüğünü her
sınavdan yüz almamızı değil sadece geçmemizi istediğini anlasak ve azıcık
çalışıp ona tevekkül etsek o zaman yaşadığımız bazen farkında olmayarak
tutunduğumuz o duyguların ne kadar gereksiz ve acınası olduğunu göreceğiz.
Olumsuz duygulara insan
tutundu mu onlar da positif olanlar gibi dünya ya bağlanmanın birer aracı
oluyorlar. İşte o duygulardır yarışan insana bağlanmış yükler. Onlar allah’a
varmaya çalıştıkça ağırlıklar onu geri bırakır ve gücünü çabucak tüketir. Bir insanın başına gelenlerden sonra onu
bırakabilecekken hala üzerindeki yükü çekmeye devam etmesi büyük bir talihsizliktir. Bazen başkalarının
o insana yardımcı olmasına ihtiyaç vardır. ‘Müsaade et o yükü alalım senin
sırtından, farkında değilsin herhalde ama sırtında yük var’. O yük olmadan da
gidebilrisin korkma’. İnanın bu gerçektir. Bazı insanlar o kadar alışıyorlar ki
sırtlarındaki o yüke, hayatın o yük olmadan nasıl olacağını anlayamadığı için
onu indirmekten korkuyor hatta görmekten.
Eğer daha fazla zorlanmaz acı çekmezlerse Allah’ı unutacaklarından ve
çaresiz kimsesiz korunaksız kalacaklarından endişe ediyor. Burada bir noktayı
anlamak gerek;
Allah bizim için neyi
istiyor?
Çaresiz mazlum zamanlarda
Allah’ı hatırlamak ve ona yaklaşmak Allah’tan bir hediyedir. Allah’ın biz
acizken bizi daha çok sevdiği işte mazlum insanların daha makbul olduğu ve güya
mutlu olabilecekken ve hayatı ve allahı daha çok isteyecekken acılar içinde
mazoşist bir anlayışla hayata devam etmenin sevab olduğu bir anlayış tamamen
bir bahane saçmalık ve sorumsuzluktur. Evet sorumsuzluktur ki şeytan bize
yaklaşır ve çektiğimiz acılar ve içinde bulunduğumuz acınası durumdan dolayı
bize vesveseyi basar. Şöyle dedirtir bize ‘benden de bi halt olmaz ki ya şu
hayata bak’ peki bunun psikolojik altyapısı nedir biliyor musunuz? Bu ataletin
kendini kızağa çekmenin ve hayatı göğüsleyememenin itirafıdır. Korkarız hata
yapmaktan o zaman hiç denemeyelim sürekli kaçalım, o zaman günaha girmeyiz,
güvende oluruz. İste bu şeytandır aslında Allah değil evet belki daha az günaha
girebilirsin belki daha az hatan çıkabilir ama sen gerçek sınava girmedin ki
hiç. Allah hatan ile sevabın ile neyin varsa gel diyor yeter ki gel ama sen
kaçıyorsun sınava girmek istemiyorsun halbuki orada seni güzel bir hayat ve
mutlu bir İslamiyet bekliyor olabilir. Çatık kaşlı hacı amcalar yerine güler
yüzlü bir eş ve seni neşelendiren evlatlar olabilir. Ama yok birkaç defa
deneyip yenildikten sonra vazgeçiyor ben bu oyunda yokum diyorsun pasifize
ediyorsun kendini sonra psikolojik travma dolu bir hayata adım atıyorsun.
Halbuki bıraksan kendini ve acizliğini Allah’a ve yola devam etsen her türlü
eksiğine ve günaha rağmen Allah’tır seni görecek başkası değil o dur sana göz
kulak olacak her ihtiyacını giderecek olan.
Evet, allah’ın resûlü buyuruyor ki; kuvvetli
mü’min allah’a za-yıf mü’minden daha sevimli ve
hayırlıdır. Sonra buyurur ki; ey müs-lüman, sen sana hayırlı olan şeye haris
ol. Sana faydalı olan şeyin peşine düş. Her konuda allah’tan yardım iste ve asla âciz olma,
âcizlik gösterme. Allah varken kendini hiçbir zaman âciz
görme. Sana bir şey geldiğinde deme ki; keşke şöyle yapsaydım, keşke böyle
yap-saydım. De ki; bu allah’ın takdiridir. Rabbim böyle takdir
buyurduğu için bunlar başıma gelmiştir. Çünkü o ne murad ederse onu yapar.
Unutma ki keşke, keşke sözü şeytana kapı aralamaktır. Bu söz şeytana kapı açar,
ya da şeytanın sözünü başlatır, şeytana fırsat verir.
MELİH SEVER..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder