Bu Blogda Ara

4 Şubat 2012 Cumartesi

Bırak Gitsin


 Müthiş bir yarışta üç yarışçının imgeleriyle başladık yarışa; biri bedenine bağlı bir sürü saklı ağırlıkla yarışıyor; diğeri sırtında ağır bir yükle, 3. Kişi ise hiçbir ağırlığı olmadan serbestçe koşuyor. Hangi yarış olursa olsun biz üçüncü olmak isteriz. Özellikle Allaha varılan yarışta ve biliriz ki bu gücümüz var ve bunu serbest bırakabiliriz.

Ağırlığı ve Yükü Anlamak

Bir çok insan bir sürü ağırlığa bağlı olarak yarışı götürmeye çalışıyor. İnsanlar üzüntüye acıya sıkıntıya, korkuya, güvensizliğe, öfkeye ve daha birçok sınırlayıcı duygulara bağlı yaşıyor. Sınırlayan ve zor duyguları yaşamak normal bir şeydir ve biz sıkıntıları sabır ve kararlılıkla aşabilecek şekilde donatılmışız. Fakat bu duygular bizi allah’a ulaştırdıktan sonra onları bırakmanın zamanı gelmiştir. Ve Allah bizi bunu yapabilecek şekilde yaratmıştır. Acıyı ve zor duyguları bırakmak demek boşvermek, koyvermek değildir. Yanlışları doğrulamak hiç değil. Bu yarışı öğrendiğin derslerle birlikte beraberinde yüklerin olmadan onları atmış bırakmış olarak koşmak demektir. Acının ve mazlumiyetin hakim olduğu yerde kendini serbest bırakıp hatta öğrendiğin ve tecrübe ettiğin şeylerle daha da allah’a şükredip yola devam etmektir. Olumsuz duyguları tecrübe etmek normaldir yanlış değildir, hatta oldukça insancadır, onlar hatta Allah’a bizi yaklaştıran duygularda olabilir. Fakat ona vardık, yaklaşdıktan hatırladıktan sonra, yaşamdan huzur duyup ona tatmin olmuş bir şekilde dönmemiz gereklidir. O duygusal boşluğumuzdaki acı ve üzüntü bağlılığımızı ve bizi koruyan ve yardım eden korku duygusunu bıraksak, Allah’a tevekkül edip onun her işi gördüğünü her sınavdan yüz almamızı değil sadece geçmemizi istediğini anlasak ve azıcık çalışıp ona tevekkül etsek o zaman yaşadığımız bazen farkında olmayarak tutunduğumuz o duyguların ne kadar gereksiz ve acınası olduğunu göreceğiz.
Olumsuz duygulara insan tutundu mu onlar da positif olanlar gibi dünya ya bağlanmanın birer aracı oluyorlar. İşte o duygulardır yarışan insana bağlanmış yükler. Onlar allah’a varmaya çalıştıkça ağırlıklar onu geri bırakır ve gücünü çabucak tüketir.  Bir insanın başına gelenlerden sonra onu bırakabilecekken hala üzerindeki yükü çekmeye devam etmesi  büyük bir talihsizliktir. Bazen başkalarının o insana yardımcı olmasına ihtiyaç vardır. ‘Müsaade et o yükü alalım senin sırtından, farkında değilsin herhalde ama sırtında yük var’. O yük olmadan da gidebilrisin korkma’. İnanın bu gerçektir. Bazı insanlar o kadar alışıyorlar ki sırtlarındaki o yüke, hayatın o yük olmadan nasıl olacağını anlayamadığı için onu indirmekten korkuyor hatta görmekten.  Eğer daha fazla zorlanmaz acı çekmezlerse Allah’ı unutacaklarından ve çaresiz kimsesiz korunaksız kalacaklarından endişe ediyor. Burada bir noktayı anlamak gerek;

Allah bizim için neyi istiyor?

Çaresiz mazlum zamanlarda Allah’ı hatırlamak ve ona yaklaşmak Allah’tan bir hediyedir. Allah’ın biz acizken bizi daha çok sevdiği işte mazlum insanların daha makbul olduğu ve güya mutlu olabilecekken ve hayatı ve allahı daha çok isteyecekken acılar içinde mazoşist bir anlayışla hayata devam etmenin sevab olduğu bir anlayış tamamen bir bahane saçmalık ve sorumsuzluktur. Evet sorumsuzluktur ki şeytan bize yaklaşır ve çektiğimiz acılar ve içinde bulunduğumuz acınası durumdan dolayı bize vesveseyi basar. Şöyle dedirtir bize ‘benden de bi halt olmaz ki ya şu hayata bak’ peki bunun psikolojik altyapısı nedir biliyor musunuz? Bu ataletin kendini kızağa çekmenin ve hayatı göğüsleyememenin itirafıdır. Korkarız hata yapmaktan o zaman hiç denemeyelim sürekli kaçalım, o zaman günaha girmeyiz, güvende oluruz. İste bu şeytandır aslında Allah değil evet belki daha az günaha girebilirsin belki daha az hatan çıkabilir ama sen gerçek sınava girmedin ki hiç. Allah hatan ile sevabın ile neyin varsa gel diyor yeter ki gel ama sen kaçıyorsun sınava girmek istemiyorsun halbuki orada seni güzel bir hayat ve mutlu bir İslamiyet bekliyor olabilir. Çatık kaşlı hacı amcalar yerine güler yüzlü bir eş ve seni neşelendiren evlatlar olabilir. Ama yok birkaç defa deneyip yenildikten sonra vazgeçiyor ben bu oyunda yokum diyorsun pasifize ediyorsun kendini sonra psikolojik travma dolu bir hayata adım atıyorsun. Halbuki bıraksan kendini ve acizliğini Allah’a ve yola devam etsen her türlü eksiğine ve günaha rağmen Allah’tır seni görecek başkası değil o dur sana göz kulak olacak her ihtiyacını giderecek olan.

 Evet, allah’ın resûlü buyuruyor ki; kuvvetli mü’min allah’a za-yıf mü’minden daha sevimli ve hayırlıdır. Sonra buyurur ki; ey müs-lüman, sen sana hayırlı olan şeye haris ol. Sana faydalı olan şeyin peşine düş. Her konuda allah’tan yardım iste ve asla âciz olma, âcizlik gösterme. Allah varken kendini hiçbir zaman âciz görme. Sana bir şey geldiğinde deme ki; keşke şöyle yapsaydım, keşke böyle yap-saydım. De ki; bu allah’ın takdiridir. Rabbim böyle takdir buyurduğu için bunlar başıma gelmiştir. Çünkü o ne murad ederse onu yapar. Unutma ki keşke, keşke sözü şeytana kapı aralamaktır. Bu söz şeytana kapı açar, ya da şeytanın sözünü başlatır, şeytana fırsat verir.

MELİH SEVER..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder